otel dekorasyon

başa dön
19 NİSAN
1356 defa Okundu

“İnsanın içinde her zaman doğaya dönme isteği var”


“İnsanın içinde her zaman doğaya dönme isteği var”

Sürdürülebilir geleceğin odağında yaşam alanlarının çevresel etkileri ve tasarımın bu konudaki belirleyici rolünün ele alındığı online konferans serisi Yeşil Rapido 2021’in son oturumu 14 Nisan Çarşamba günü, online olarak gerçekleşti. Biyofilik tasarım ve küçük ev akımının masaya yatırıldığı “Nefes Alan Bir Dünya için Tasarım” konferans serisinin son oturumunda da mimarlık ve tasarım dünyasının önemli isimleri ağırlandı.


Yeşil Rapido; Ekoyapı Dergisi, ArcheThink ortaklığı, Dörken Sistem stratejik ortaklığı ve Roca’nın konferans sponsorluğunda gerçekleşen son oturum ile misafirlerini ağırladı. Açılış konuşmasını Biyofilik Lensle Geleceğin Mimarisi başlıklı konuşmasıyla GG-loop Kurucusu Giacomo Garziano gerçekleştirdi. Oturum ikinci bölümündeki panelde ise Doğayla Yaşamak; Küçük Ev hareketi başlıklı konuşması ile PIN Mimarlık’ın Kurucu Ortakları Fikret Sungay ve Salih Küçüktuna yer aldı. “Nefes Alan Bir Dünya için Tasarım” konferans serisinin son oturumu soru-cevap bölümleriyle interaktif olarak tamamladı.

 “Doğayla ilişkimizi tekrar kurabilirsek, dünyamızı kurtarma yolunda bir adım atmış olabiliriz”

Açılış konuşmasında mimaride biyofilik yaklaşım konusunun odağında, “Biyofilik Mercekli Gelecekteki Mimari” adlı sunumunda GG-loop Kurucusu Giacomo Garziano, biyofilik mimari ilkeleri ile çalışılmış proje ve deneyimlerinden bahsetti. Sunumunda biyofilik tasarımlı binaların özelliklerine dikkat çeken Giacomo Garziano, şunları söyledi:  “Burada bilimsel bilgiyle doğayı birleştirmeye çalışıyoruz. Doğanın soyutlaştırılması için fizik ve matematik gibi bilim dallarının doğayı incelemesinden ilham alıyoruz. Şehirlerimiz gün geçtikçe çok daha yoğun hale geliyor, şehirlerdeki bu kalabalıklaşma aynı zamanda yoğun kullanımları içeriyor. Biyofilik yaklaşımın yapmak istediği şey bu yoğunluğu tersine çevirmek.. İnsanların içinde her zaman bir doğaya dönme isteği yaşıyor. Yüzyıllar öncesine baktığımızda fiziksel olarak doğayla daha yakın ve iç içeydik. Biyofilik Mimarlık kapsamında ‘Doğanın dilini mimariye nasıl aktarabiliriz’ sorusunu sormamız gerekiyor.”

Biyofilik tasarımın prensiplerinden bahseden Giacomo Garziano, “Biyofilik mimaride kullanılan malzemeler şehirlerden doğaya bir geçiş sağlıyor. Tasarımlardaki karmaşıklık ve düzen açısından baktığımızda, aslında bu durumun her zaman doğada mevcut olan bir şey olduğunu görüyoruz. Çünkü doğa hem karmaşıktır hem de içinde bir düzeni barındırır. Doğanın bu durumunu biyofilik mimaride taklit etmeye çalışıyoruz. Doğayla ilişkimizi tekrar kurabilirsek, doğayı da, dünyamızı da kurtarma yolunda bir adım atmış olabiliriz. Yeşil sistemleri hem dış hem de iç mekân tasarımlarında kullanarak bunu başarabiliriz” diye konuştu.

Oturumun ikinci bölümü, Banu Tomruk’un moderatörlüğünde gerçekleştirildi. PIN Mimarlık’ın Kurucu Ortakları Fikret Sungay ve Salih Küçüktuna Doğayla Yaşamak; Küçük Ev hareketi adlı panelde; küçük ev akımından, kırsal nitelikteki alanlarda gerçekleştirilen pratik konut çalışmalarına  kadar birçok konuyu ele aldı.

 

“Son 20 yılda insanlar doğanın içinde yaşamak için bu evleri tercih etmeye başladı”

Küçük ev projelerine başlama süreçlerinden bahseden Salih Küçüktuna, PIN Mimarlık kurulmadan önce doğada çok fazla vakit geçirdiklerini ve bu konunun yavaş yavaş radarlarına girmeye başladığını belirterek, şunları söyledi: “Dünyada 20. yüzyılda ‘kendi kendine yap’ hareketinin gelişmesi ile bu akımı etkileyen çok fazla dinamik oluştu. Bu doğrultuda küçük ev hareketi ilk olarak Amerika’daTiny House Movement’ adıyla doğdu. Bu akım, daha sonra; Yeli Zelanda, Kanada, Almanya gibi pek çok ülkeye yayıldı. Son 20 yılda insanlar doğanın içinde yaşamak için daha kolay karşılayabilecekleri şekilde düşük maliyetli kolay bakımı yapılabilen bu evleri tercih etmeye başladı.  Küçük ev akımındaki kabinler 10 ile 40 metrekare arasında değişiyor. Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre; küçük evlere ilgi duyanların yüzde 55’i kadın ve yüzde 40’ı 50 yaş üstü kişilerden oluşuyor. Bu akıma gençlerin daha çok ilgi duyduğu düşünülüyor ancak aslında tam tersi bir durumla karşı karşıyayız.”

“Küçük ev akımı coğrafyayla yakından ilişkili”

Bu akıma olan ilgilerinin başlangıcında ‘Nasıl bir coğrafyada nasıl vakit geçirebiliriz’ düşüncesinin olduğunu ifade eden Fikret Sungay ise şunları söyledi: “Doğada var olan her yeri seviyoruz. Bu çalışmalarımıza başlamadan önce hayatın içinde keyifle yaptığımız mesleğimizi doğayla nasıl bütünleştireceğimizi düşündük. Çalışmalarımızın çıkış noktalarından biri de burası. Küçük ev akımı coğrafyayla çok yakından ilişkili. Bulunduğunuz coğrafyanın içindeki malzemelerle ne üretebildiğinizle ve buradaki becerilerinizle doğrudan bağlantılı. Elinizin altındaki ekipmanlarla üretim yapmaya çalışıyorsunuz. Burada en çok ihtiyaç duyulan şey ısınma ve en sık kullanılan sistem ise güneş panelleri. Küçük evlerde ısınma için şömine tarzı sobalar olmazsa olmazlarımız. Küçük evlerde yaşamaya karar verirken önce kendimizi hazırlamamız ve birçok ekipmanı da temin etmemiz gerekiyor. Bu evlerde yaşamayı düşünen insanların doğanın her türlü etkisine maruz kalacağının farkında olması ve bunun için hazırlık yapması gerekiyor. Bu da doğaya karşı bakış açısının değişmesi ile mümkün olabilir.”

Yeşil Rapido konferans serisi farklı nitelikli katılımcılardan yoğun ilgi gördü. Yüksek katılımın kaydedildiği serinin 3 oturumu kapsamında 2 bin 500’e yakın kayıt alındı. Bu kayıtların yüzde 49’u akademisyen ve öğrencilerden, yüzde 40’ı mimar, iç mimar, kentsel tasarımcı, inşaat mühendisi gibi sektör profesyonellerinden, yüzde 11’i ise sektör dışı genel katılımcılardan oluştu.  Serinin online olarak gerçekleşmesi sayesinde Türkiye’nin her  ilinden ve dünyanın çeşitli ülkelerinden katılım gerçekleşti.

Etkinliklerin kayıtları çok yakında yeşilrapido youtube hesabından izlenebilecek.


Pin Mimarlık Gündoğan Evi


Mavi Çalışma Yüzeyi


Yeşil Çalışma yüzeyi