“İnsanın içinde her
zaman doğaya dönme isteği var”
Sürdürülebilir geleceğin odağında yaşam alanlarının çevresel etkileri ve tasarımın bu konudaki belirleyici rolünün ele alındığı online konferans serisi Yeşil Rapido 2021’in son oturumu 14 Nisan Çarşamba günü, online olarak gerçekleşti. Biyofilik tasarım ve küçük ev akımının masaya yatırıldığı “Nefes Alan Bir Dünya için Tasarım” konferans serisinin son oturumunda da mimarlık ve tasarım dünyasının önemli isimleri ağırlandı.
Yeşil Rapido; Ekoyapı
Dergisi, ArcheThink ortaklığı, Dörken Sistem stratejik ortaklığı ve Roca’nın
konferans sponsorluğunda gerçekleşen son oturum ile misafirlerini ağırladı.
Açılış konuşmasını Biyofilik Lensle
Geleceğin Mimarisi başlıklı konuşmasıyla GG-loop Kurucusu Giacomo Garziano
gerçekleştirdi. Oturum ikinci bölümündeki panelde ise Doğayla Yaşamak; Küçük Ev hareketi başlıklı konuşması ile PIN Mimarlık’ın Kurucu Ortakları Fikret Sungay ve Salih Küçüktuna yer
aldı. “Nefes Alan Bir Dünya için Tasarım” konferans serisinin son oturumu
soru-cevap bölümleriyle interaktif olarak tamamladı.
“Doğayla ilişkimizi tekrar kurabilirsek, dünyamızı kurtarma yolunda bir
adım atmış olabiliriz”
Açılış konuşmasında
mimaride biyofilik yaklaşım konusunun odağında, “Biyofilik Mercekli Gelecekteki
Mimari” adlı sunumunda GG-loop Kurucusu Giacomo Garziano, biyofilik mimari
ilkeleri ile çalışılmış proje ve deneyimlerinden bahsetti. Sunumunda biyofilik
tasarımlı binaların özelliklerine dikkat çeken Giacomo Garziano, şunları
söyledi: “Burada bilimsel bilgiyle doğayı birleştirmeye çalışıyoruz. Doğanın
soyutlaştırılması için fizik ve matematik gibi bilim dallarının doğayı
incelemesinden ilham alıyoruz. Şehirlerimiz gün geçtikçe çok daha yoğun hale
geliyor, şehirlerdeki bu kalabalıklaşma aynı zamanda yoğun kullanımları
içeriyor. Biyofilik yaklaşımın yapmak istediği şey bu yoğunluğu tersine
çevirmek.. İnsanların içinde her zaman bir doğaya dönme isteği yaşıyor. Yüzyıllar
öncesine baktığımızda fiziksel olarak doğayla daha yakın ve iç içeydik. Biyofilik
Mimarlık kapsamında ‘Doğanın dilini mimariye nasıl aktarabiliriz’ sorusunu
sormamız gerekiyor.”
Biyofilik tasarımın
prensiplerinden bahseden Giacomo Garziano, “Biyofilik
mimaride kullanılan malzemeler şehirlerden doğaya bir geçiş sağlıyor. Tasarımlardaki
karmaşıklık ve düzen açısından baktığımızda, aslında bu durumun her zaman
doğada mevcut olan bir şey olduğunu görüyoruz. Çünkü doğa hem karmaşıktır hem
de içinde bir düzeni barındırır. Doğanın bu durumunu biyofilik mimaride taklit
etmeye çalışıyoruz. Doğayla ilişkimizi tekrar kurabilirsek, doğayı da,
dünyamızı da kurtarma yolunda bir adım atmış olabiliriz. Yeşil sistemleri hem
dış hem de iç mekân tasarımlarında kullanarak bunu başarabiliriz” diye konuştu.
Oturumun ikinci
bölümü, Banu Tomruk’un moderatörlüğünde gerçekleştirildi. PIN Mimarlık’ın
Kurucu Ortakları Fikret Sungay ve Salih Küçüktuna Doğayla Yaşamak; Küçük Ev hareketi adlı panelde; küçük ev akımından, kırsal nitelikteki alanlarda
gerçekleştirilen pratik konut çalışmalarına
kadar birçok konuyu ele aldı.
“Son 20 yılda insanlar doğanın içinde
yaşamak için bu evleri tercih etmeye başladı”
Küçük ev projelerine
başlama süreçlerinden bahseden Salih Küçüktuna, PIN Mimarlık kurulmadan önce
doğada çok fazla vakit geçirdiklerini ve bu konunun yavaş yavaş radarlarına
girmeye başladığını belirterek, şunları söyledi: “Dünyada 20. yüzyılda ‘kendi kendine yap’ hareketinin gelişmesi ile bu
akımı etkileyen çok fazla dinamik oluştu. Bu doğrultuda küçük ev hareketi ilk
olarak Amerika’da ‘Tiny House Movement’ adıyla doğdu. Bu akım, daha sonra; Yeli Zelanda,
Kanada, Almanya gibi pek çok ülkeye yayıldı. Son 20 yılda insanlar doğanın
içinde yaşamak için daha kolay karşılayabilecekleri şekilde düşük maliyetli
kolay bakımı yapılabilen bu evleri tercih etmeye başladı. Küçük ev akımındaki kabinler 10 ile 40
metrekare arasında değişiyor. Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre; küçük evlere
ilgi duyanların yüzde 55’i kadın ve yüzde 40’ı 50 yaş üstü kişilerden oluşuyor.
Bu akıma gençlerin daha çok ilgi duyduğu düşünülüyor ancak aslında tam tersi
bir durumla karşı karşıyayız.”
“Küçük ev akımı
coğrafyayla yakından ilişkili”
Bu akıma olan
ilgilerinin başlangıcında ‘Nasıl bir coğrafyada nasıl vakit geçirebiliriz’ düşüncesinin
olduğunu ifade eden Fikret Sungay ise şunları söyledi: “Doğada var olan her yeri seviyoruz. Bu çalışmalarımıza başlamadan önce
hayatın içinde keyifle yaptığımız mesleğimizi doğayla nasıl
bütünleştireceğimizi düşündük. Çalışmalarımızın çıkış noktalarından biri de
burası. Küçük ev akımı coğrafyayla çok yakından ilişkili. Bulunduğunuz
coğrafyanın içindeki malzemelerle ne üretebildiğinizle ve buradaki
becerilerinizle doğrudan bağlantılı. Elinizin altındaki ekipmanlarla üretim
yapmaya çalışıyorsunuz. Burada en çok ihtiyaç duyulan şey ısınma ve en sık kullanılan
sistem ise güneş panelleri. Küçük evlerde ısınma için şömine tarzı sobalar olmazsa
olmazlarımız. Küçük evlerde yaşamaya karar verirken önce kendimizi hazırlamamız
ve birçok ekipmanı da temin etmemiz gerekiyor. Bu evlerde yaşamayı düşünen insanların doğanın her türlü etkisine maruz
kalacağının farkında olması ve bunun için hazırlık yapması gerekiyor. Bu da
doğaya karşı bakış açısının değişmesi ile mümkün olabilir.”
Yeşil Rapido konferans
serisi farklı nitelikli katılımcılardan yoğun ilgi gördü. Yüksek katılımın
kaydedildiği serinin 3 oturumu kapsamında 2 bin 500’e yakın kayıt alındı. Bu
kayıtların yüzde 49’u akademisyen ve öğrencilerden, yüzde 40’ı mimar, iç mimar,
kentsel tasarımcı, inşaat mühendisi gibi sektör profesyonellerinden, yüzde 11’i
ise sektör dışı genel katılımcılardan oluştu. Serinin online olarak gerçekleşmesi sayesinde Türkiye’nin
her ilinden ve dünyanın çeşitli
ülkelerinden katılım gerçekleşti.
Etkinliklerin kayıtları çok yakında yeşilrapido youtube hesabından izlenebilecek.
Pin Mimarlık Gündoğan Evi
Mavi Çalışma Yüzeyi
Yeşil Çalışma yüzeyi