Kuyumculuktan, Türkiye’nin En Büyük Yatırımlarına Uzanan Bir Ticaret Hikayesi, Hacı Osman Üçdan
35 sene önce Kayseri’den Alanya’ya gelip kuyumculuk yapmaya başlayan Hacı Osman Üçdan bugün Türkiye’nin en büyük yatırımcıları arasında yer alıyor.3 çocuk sahibi olan Üçdan, Granada Alanya, Garanada Luxury Belek ve Ekim ayında Avsallar’da yapacağı ultra lüx 400 odalı otelle, otel yatırımlarına son noktayı koyacağını ifade etti. Hacı Osman Üçdan ile ticaret hayatı ve yatırımları ve yarattığı istihdam üzerine konuştuk.
Uzun zamandır ticaret ile uğraşıyorsunuz. İnşaat işine nasıl girdiniz?
Alanya’da kuyumculukla başlayan ticaret hayatım, yine Alanya’da konut projeleriyle devam etti. Daha sonrasında kuyum işini tamamen bıraktık. Sadece inşaat sektörüne yöneldik. Bugün konut projelerimiz Alanya ve İzmir’de hala devam etmekle birlikte, bunlara kendi yatırımımız olan otel projeleri de eklendi.
Granada ismini bir marka haline getirdiniz ve ikinci Granada otelinizi Belekte açtınız? İlk Misafirlerinizi ağırlarken neler hissediyorsunuz?
Öncelikle Granada Luxury Belek beklentilerimin çok üzerinde bir otel oldu. Bunda yatırımcının inşaatçı, mimarımızın da son derece yenilikçi bir yapıya sahip olmasının çok etkisi vardı. Zaten daha önce de çalıştığımız için birbirimizin dilini çok iyi anlıyorduk. Her işe de elbirliği ile sarıldık. Zaman zaman benim sabırsızlandığım, bir an önce bütünü görmek istediğim zamanlar oldu, ancak mimarımız beni hep sakinleştirdi ve ben çok kısa bir süre sonra görmek istediğim manzaradan çok daha iyisini gördüm. Ancak inşaatı bitirmekle hiç bir şey bitmiyor. Asıl mesele sonrasında başlıyor.
Yani misafirleri ağırlamaya başladıktan sonra mı?
Aynen öyle. Ben prensip olarak evimde misafirlerimi nasıl ağırlıyorsam otelde de misafirlerin aynı şekilde ağırlanmasını istiyorum. Ve öylede oluyor. İnşaatı tamamlayan şey, içeride verdiğin hizmet, personel çok önemli. Gelen her misafirin güler yüzle karşılanması, otelde kaldığı süre boyunca güler yüzle hizmet görmesi birinci kural. Tabi sadece bununla da bitmiyor. Lezzetli yemekler, çok iyi bir sunum. Bunların toplamına baktığınızda da yatırımcıya düşen bir çok görev oluyor. İsterseniz oteli altın kaplama yapın, içeride iyi, güler yüzlü, sadık personelin yoksa hiçbir işe yaramaz. İnsanların teri soğumadan parasını ödeyeceksin ki şevkle çalışsın, yüzü gülsün. Granada Belekte 1450 personel çalışacak, bu çok ciddi bir istihdam demek, aynı zamanda da ciddi bir yükümlülük. Biz personelimiz için gerekli tüm alt yapıyı hazırladık. Hepsinin lojmanları hazır. Çalışanlarımızın kaygılardan uzak bir iş ortamının olması bizim için çok önemli.
Yiyecek içecek konusunda da çok titiz olduğunuzu görüyoruz. Bu konuda nasıl çalışmalarınız var?
Bu konu misafirler için olduğu kadar benim için de çok önemli. Çünkü bizde burada yiyip içiyoruz. Ve buraya gelen misafirler en iyisini hak ediyor. 3 tane kalite müdürümüz var. Tedarikçilerimizin fabrikalarını bizzat kendimiz kontrol ediyoruz. Ekmek aldığımız fırından tutun, kuru bakliyat aldığımız fabrikaya kadar hepsi yerinde incelenerek, hijyen koşulları, lezzeti hepsi bir değerlendirilerek karar veriliyor.
Çok büyük bir inşaat alanı, yatırımcı olarak sizi zorladığı noktalar oldu mu?
80.000 m2 inşaat alanı var. Biz burada bataklıkta bir yeni bir dünya yarattık. Temele 17.000 kazık çakıldı. 1 metreden 10 çeşit toprak çıktı. Tabi yatırım anlamında bakarsanız bunların hepsinin çözümü maliyetli oldu. Ama şu an gördüğüm manzara hepsine değdi dedirtiyor.
Kongre turizminde burada bambaşka bir atmosfer yaratmışsınız. Biraz bundan bahseder misiniz?
Klasik otellerdeki kongre salonu mantığından uzak bir kurgu yaptık. Bütün kongrelere talibiz ve bunun karşısında gelen misafirlere 4 duvar sunmuyoruz. Talebe göre şekillenebilecek birçok salonumuz var. Ve İstanbul’daki oteller gibi oda kahvaltı hizmeti vermiyoruz. Kongre için gelecek olan misafirler, burada ultra bir hizmetle karşılaşacak. Yani kısaca burada aradığı ve hatta aklına bile gelmeyen birçok şeye anında erişebilecek. İçine tır girecek büyüklükte salonumuz var. Ve birçok projemiz yakında hayata geçecek.
Granada artık bilinen ve aranan uluslararası standartlarda bir marka oldu, bu konudaki fikirlerinizi alabilir miyiz?
Evet Granada ismi başarıyla yükselmeye devam ediyor. Ancak marka olmak önemli değil, önemli olan o markayı yaşatabilmek. Bu da kalite standartlarını korumakla alakalı. Yüzde yüz dolacağına, yüzde elli dolacaksın ama kalitenden ödün vermeyeceksin, ödün verirsen bir süre kazanır sonra yok olur gidersin. Biz Granada markasını yarattık ve yolumuza kaliteden ödün vermeden, ticaretimizi kibirden uzak tutarak devam edeceğiz.