otel dekorasyon

başa dön

İşine Aşık Genç ve Başarılı Bir Mimar; Cüneyt Darı

İşine Aşık Genç ve Başarılı Bir Mimar; Cüneyt Darı

Mısırlıoğlu Mimarlık ortaklarından Cüneyt Darı ile iş hayatı üzerine konuştuk. Genç yaşına rağmen mesleki anlamda çok başarılı bir yol kat eden, işine âşık, özverili ve titiz olmasının karşılığını almış bir Mimar. Kısa sürede sadece mimari ya da iç mimari projeler değil, anahtar teslim projelere imza atan Mısırlıoğlu Mimarlık, bölgede özellikle turizm sektöründe başarılı yaşam alanları yaratmaya devam ediyor.

Öncelikle bu kadar kısa sürede bu kadar başarılı bir yol almanın özel bir formülü var mı?

Tabi ki var, aslında bir tane değil birçok formülü var ama öncelikli olarak çok çalışmak. Yatırımcıyı anlayabilmek, projenin her aşamasını kendinizi yatırımcının yerine koyarak şekillendirmek ve en önemlisi de iyi bir ekip çalışması. Bunlara daha birçok madde eklemek mümkün ama bunlar en önemlileri diyebiliriz.

Yani projeleri hem bir mimar hem bir işletmeci gözüyle mi şekillendiriyorsunuz?

Bu noktada empati yapabilmek çok önemli, yatırımcıya sadece kendi koşullarınız ve istekleriniz doğrultusunda yaptırımlar uygularsanız iş çıkmaza girer, hem bizi hem yatırımcıyı mutsuz eder. Alanya’da kendimize ait bir otelimiz var, orada bizi artıya geçiren tüm deneyimlerimizi kendi projelerimizde de uyguluyoruz. Sadece otelin inşaatının bitmesi değil, yatırımcıya uzun vadede kazanç sağlayacak ve mutlu edecek projeler geliştirmeye çalışıyoruz. Bu şekilde çalışmak hem bizi hem de yatırımcıyı mutlu ediyor.

 

Bize biraz Mimar Cüneyt Darıdan Bahseder misiniz?

Yeditepe Üniversitesinden mezunum. Mezun olduktan sonra mesleğime Alanya’da başladım. Bu anlamda bölgede ciddi bir yol kat ettik. Birçok otel, Avm ve konut projesi gerçekleştirdik. Hiperaktif bir yapım var. İşleri masa başından yürütmekten ziyade, sahada olmayı seviyorum. Ve genel olarak ta sahadayım. Böyle olunca işleri daha hızlı takip edebiliyorum. Yerinde görmek birçok şeyi daha hızlı çözmeye yarıyor. Anahtar teslim projeler yapıyoruz. Bu noktada işin her noktasında olmanız gerekiyor. Otelin iç dekorasyonunda kullandığımız aranjmanlara kadar içindeyim. Deniyoruz, uyguluyoruz tamam dersek öyle yapıyoruz. Bu aranjmanından, mekaniğine, yerdeki mozaiğe kadar geçerli, kısacası gözün gördüğü ve görmediği her şey.

 

Kalabalık Bir Ekiple Çalışıyorsunuz. Bunun avantajları ve dezavantajları var mı?

En son Granada Belek Oteli tamamladık. İçinde birçok alandan 30 kişilik bir ekip çalıştı. Bu ekip tamamen bize ait mimar ve mühendislerden oluşuyor. Biz uzun yıllardır aynı kişilerle çalıştığımız için dezavantajlarından  çok avantajlarını yaşadık. Çünkü herkes artık birbirini tanıyor. Ekip beni çok iyi tanıyor. Benim neyi nasıl isteyeceğimi ya da neyi niçin asla kabul etmeyeceğimi çok iyi biliyor. Dolayısı ile çok uzun cümleler kurmaya gerek kalmadan organize olabiliyoruz. Her şeyden önemlisi yapacağımız her işte ekip ruhuna inanıyoruz. Bu da bütün projelerde ve uygulamalarda yaşanabilecek sorunlu süreçleri minimal halde yaşamamıza sebep oluyor. Yoksa bu kadar kısa sürede alt yapısı bu kadar sağlam ve bu kadar büyük ölçekli işler yapabilmemiz mümkün değil.

Çok yoğun çalışıyorsunuz. Kendinize vakit ayırabiliyor musunuz?

Evet, çok yoğun bir iş tempomuz var. Gecesi gündüzü olmayan bir iş. Kendime çok vakit ayırdığımı söyleyemem ama ben işime aşığım. Severek yaptığım için bu benim hayatımda bir sorun değil. Ben hayatta buradan besleniyorum. İşimle ilgili gelişerek yol almayı istiyorum. Yeni bir şeyler yaratmak istiyorsanız, yani bir şeyleri değiştirmek istiyorsanız bunun yolu kendinizi geliştirmekten geçiyor. Bu da çok çalışmayı, araştırmayı ve bazen bazı şeyleri gidip yerinde görmeyi gerektiriyor. Bunun sonucu da uzun mesailer, sürekli seyahatler oluyor. Ama dediğim gibi işime aşığım ve severek yapıyorum.