Rüzgar gücünün tasarım ile etkin kullanılması
Rüzgâr türbinleri, rüzgârdaki kinetik enerjiyi önce mekanik enerjiye daha sonra da elektrik enerjisine dönüştüren sistemlerdir. Rüzgârın kinetik enerjisi rotorda mekanik enerjiye çevrilir. Pervane milinin devir hareketi hızlandırılarak gövdedeki jeneratöre aktarılır. Jeneratörden elde edilen elektrik enerjisi aküler vasıtasıyla depolanarak veya doğrudan alıcılara ulaştırılır. Kullanımdaki rüzgâr türbinleri boyut ve tip olarak çeşitlilik gösterse de dönme eksenine göre “Yatay Eksenli Rüzgâr Türbinleri” (YERT) ve "Düşey Eksenli Rüzgâr Türbinleri” (DERT) olmak üzere iki sınıfa ayrılırlar.
Rüzgâr Gücü, dünyada kullanımı en çok artan basit bir mantığa dayanan yenilenebilir enerji kaynaklarından biri haline gelmiştir. Özellikleri ;
• Çevrecidir, karbon emisyonu yoktur. Hava kirliliğini azaltır.
• Yenilenebilir bir enerji kaynağıdır, bedavadır.
• İhtiyacınız olan enerjiyi satın aldığınız kurum ve kuruluşlara bağımlılığınızı azaltır.
• Enerji üretmek için kullanılan hammaddelerin ithalini önleyerek ekonomide rahatlık yaratır.
• Elektriğin ulaştırılamadığı bölgelerde istihdam sağlar ve yaşam standardını arttırır, kalkınmayı hızlandırır.
• İstihdam ve bölgesel kalkınma sağlar.
• Değişen yakıt ve enerji fiyatlarından etkilenme riski yoktur.
• Uygun koşulların sağlandığı her yere kurulabilir.
Türkiyede bu alanda sessiz kalmayarak çalışmalarını hızlandırmış ve kurulu rüzgar gücü kapasitesini 2009 yılı itibariyle hızlı bir ivme ile artmıştır.
Günümüzde de rüzgar gücünden faydalanarak kullanılan enerji miktarını azaltan örneklerle karşılaşıyoruz. İşte benim dikkatimi çeken ve sizinle paylaşmak istediğim projeler…..
1. The Strata SE1 ‘The Razor’
2010 yılında tamamlanan The Razor binası İngilterenin Londra kentinde yükselerek mimarların odak noktası olmayı başardı. Sadece formu ve yapısı ile değil aynı zamanda çevreyi koruyan ve yenilikçi teknolojileri ile birlikte kendi sınıfında benzersiz bir konsepte sahip. BLFS ve Brookfield tarafından tasarlanan Strata SE1 yapının bir parçası olan rüzgar türbinleri ile dünyadaki ilk yapılardan biri.
Binanın çatısına yerleştirilmiş 3 tane 9 metrelik türbinler ortalama yılda 50MWh elektrik üretiyor. Dairelerde kullanılması için düşünüşülmüş sistem, binanın yıllık enerji ihtiyacının 8%’ini karşılayabiliyor. The Razor CO2 emisyonunuda 73.5% oranında azaltmayı hedefliyor ve başaracak gibi de gözüküyor.
1000’den fazla sakini olan rezidansın İngilterede ki tipik bir dairenin aylık giderleri ile kıyaslandığında da tatmin edici sonuçları göze çarpıyor. Tipik bir daireye göre The Razor sakinkeri 40% daha az elektrik faturası ödüyor .Çok ses getiren bu proje birçok alanda da ödüle layık görüldü.
2. Eyfel Kulesi
Sürpriz bir gelişme daha… Eyfel Kulesi dikey eksenli UGE rüzgar türbinlerini tarihi ikona dahil ederek yapıya yeni bir anlam daha kattı. Her yönden gelebilecek rüzgar akımlarını optimum düzeyde kullanabilmek için ikinci katına monte edilen türbinler yılda 10,000kWh elektrik üretiyor. Önemli bir nokta var ki, estetik olarakta oldukça başarılı çözülmüş. Kule ile aynı renge boyanan UGE VisionAIR5 türbinleri dışarıdan algılamak oldukça güç.
3. Nano Vent-Skin: Mikro-türbinler
Agustin Otegui’nin tasarladığı örgülenmiş görünümünde mikro-türbinler mevcut yapının yüzeyinden maksimum düzeyde yararlanmasına olanak sağlıyor. Bu teknoloji mikro ölçekte dahi olsa herkesin rahatça kullanabileceği kurulumu basit olan bir yenilik.
Nano Vent-Skin sıfır emisyon özellikli bir malzemeden üretiliyor ve enerji verimliliğini arttıran 3 bölümden oluşuyor. İlk aşamada üst tabakada ki fotovoltaik katmandan güneş ışığını sünger gibi emiyor ve nano-kablolar aracılığı ile enerjiyi her panelin sonunda yer alan depolama ünitelerine transfer ediyor. İkinci aşamada ise sistemin küçük türbinleri polarize organizmaları kullanarak kimyasal reaksiyon oluşturuyor, bu sayede türbinin sistemle her temasında enerji açığa çıkıyor. Üçüncü aşamada ise türbinlerin iç yüzeyinde ki organizmalar CO2’u içine çekiyor.
Günlük hayatta mikro türbinleri mevcut yapıların cephelerinde kullanabiliriz ya da yol ve tünel duvarlarına monte ederek hızlı geçen bir arabanın yaratacağı rüzgarın kullanııllması oldukça akılcı bir girişim olacaktır diyorum.
Geleceğin çevresinin binalardan nasıl etkileneceği ise tamamen mimar ve yüklenici firmaların elinde, bu nedenle dünyanın daha yaratıcı fikirlere ihtiyacı var. Halihazırda ileri teknoloji ve ileri mühendislik çözümlerine sahibiz ve üretmeye devam ediyoruz. Şimdi de bu teknolojileri çevremizi daha çok önemseyen yenilikler ile adapte etmenin tam zamanı değil mi arkadaşlar. Bol rüzgarlı günler, sağlıcakla kalın : )