Irmak kenarındaki aşk tasarımı: Diamond Premium Hotel
Akdeniz’e paralel konumlanan tesisin uzun cepheleri, tasarımdaki mimari öğeleri ön plana çıkardı.
Manavgat Irmağı ile Sorgun Ormanı ve Akdeniz arasına konumlanan Diamond Premium Otel, yatırımcı Özden Turizm A.Ş.’nin sahibi Ahmet Özden tarafından finanse edilmiş. Yatırımcının bölge açısından bir turizm duayeni olması ve turizme hem idareci hem tesis sahibi olarak farklı açılardan bakabilmesi, proje tasarımının şekillendirilirken cesaretle hareket edilebilmesini sağlamış.
Cengiz Mimarlık’ın daha öncesinde aynı bölgede turizm yapıları tasarlamış olması, buna ek olarak hizmete giren tesislerdeki istekleri oldukça iyi analiz edebilmesi, proje tasarımına yön vermiş. Ancak en önemlisi, diğer komşu parsellerin denizle ırmak arasında dik olarak konumlanmasına rağmen Diamond Premium arazisinin deniz ile ırmak arasında paralel konumlanması, tasarımdaki mimari öğelerin ön plana çıkmasına imkan tanımış.
Cengiz Mimarlık, tasarımda alışılagelen kapalı otel kütlesi yerine, tesisin içine doğru uzanan boşluklar kullanmış. İçinde sokakların olduğu, ırmak ve deniz esintilerinin bu iç sokaklarda hissettirildiği açık koridor sistemi tercih etmiş.
Cephe çalışmasında romantik Manavgat Irmağı/Sorgun Çamlığı/Akdeniz portresinin içine Montmarte Tepesi’nin kemerli sokakları, havuz ve iç bahçeden algılanacak şekilde yerleştirilmiş. Sacre Coeur Bazilikası’nın kubbeleri çatıda uygulanarak kütle taçlandırılmış. Özellikle gece silüetinde düşünülen Kehribar renkli aydınlatmayla, konukların kendilerini romantik bir masalın içinde hissedebilmeleri arzulanmış. İç Mimar Tuba Soner de aynı duyguyu iç mekanlara taşıyarak, bu romantik masala büyük katkı sağlamış.
Eklektik iç mimari tasarımıyla; füzyon stil
Şansı simgeleyen stilize dört yapraklı yonca figürü, tesis konseptinin taşıyıcısı olmuş. Rahat, sıcak ve davetkar mekanlar tasarlanmış.
Tuba Soner Design Office tarafından tasarlanan Diamond Premium, farklı temaların birlikte kullanıldığı füzyon bir proje olarak karşımıza çıkmakta. İç mekan tasarımını; rahat, sıcak ve davetkar mekanların keyifli köşeler ile birleştiği özgün bir proje olarak tanımlamak mümkün. Bunun yanı sıra tesisin genel konseptine taşınan dört yapraklı yonca formu, soyutlaştırılarak dekor tasarımına dahil edilmiş.
The roses is red, the violet is blue...
Tesis geneline yansıtılan romantik atmosfer, daha ilk girişten mermer zemine yazılmış Jennifer Alejandra’ya ait bir aşk şiiri ile yansıtılmış. ONYX mermer, farklı bir şekilde kullanılarak kırmızı ışık ile detaylandırılmış. Ve tüm lobiyi etkisi altına alan resepsiyon bankosu ile bu aşk anlatımının vurgusu güçlendirilmiş.
Resepsiyon arkasında kullanılan ışıklı panoda, şansı simgeleyen yonca formundan ilham alınmış. Pano ışıklandırılarak, aktarılmak istenen duygu arttırılmış.
Mimarinin verdiği yüksek tavanlar, iç tasarımda olumlu yönde kullanılmış. Fransız stilinden esinlenilmiş kolon ve duvar kaplamaları, perdelikler; bu yüksek duruşu heyecan verici bir atmosfere dönüştürmüş. Yoğunlukla beyazın, demirin, ahşabın ve iç mekan peyzajının kullanıldığı lobi bölümü keyifli bir ortam olarak kurgulanmış.
Info bölümünde sokak konsepti tasarlanmış. Bunun için de ferforje aydınlatmalar, oturma elemanları ve sedirin arka kısmına iç peyzaj uygulamaları gerçekleştirilmiş.
Zeminde kullanılan organik formlar, ferforje sokak sandalyeleri ile birleştirilmiş. Bununla oda koridorlarından bakıldığı zaman misafirleri görsel etkileyiciliği yüksek bir ambiyansa sürüklemek hedeflenmiş.
Tuğla duvarlar üzerinde kullanılan arkası amber rengi gizli ışıklandırmalarla aydınlatılan devasa aynalar, mekanın genişliğini güçlendirmiş.
Tesis için Tuba Soner Design Office tarafından özel olarak tasarlanmış 19 metre yüksekliğindeki ihtişamlı kristal aydınlatma, galeri boşluğunda heykelsi bir form olarak kullanılmış. Böylece konuklar üzerinde etkileyici ve büyüleyeci bir efekt yaratılmış. Avize altına konumlandırılmış ferforje kafes de keyifli bir oturma mekanını ortaya çıkarmış.
Tesis konseptine yayılan romantizm, aşk temalı şiirlerin cam ve ayna üzerine işlenerek oluşturulduğu keyifli bir koridorla yansıtılmış. Buradan geçildikten sonra ulaşılan ana restoran bölümünde, büfeler açık seperatörler ile bölümlendirilirken, tüm tasarım doğadan ilham alınıp ortaya çıkarılmış.Tavanda yonca formunun soyut olarak kullanıldığı teak kaplamalar, kolon önlerindeki cam içerisine alınmış iç peyzaj uygulamaları, tesisteki tasarım keyfinin taşıyıcısı olmuş.
İtalyan A’la Carte, eğlenceli detayların Akdeniz motifleri ile birleştiği özgün bir mekan olarak kurgulanmış. Hasır sepetler, üzüm toplama kovaları vb. değişik fonksiyondaki elemanların tasarıma aydınlatma olarak dahil edilmesi, girişte tuğla duvara yaslanmış ahşap bir bisikletin kullanılması; yine Fransız stiline gönderme olmuş.
Osmanlı A’la Carte’ta ise sedir arkalarında Osmanlı padişah portrelerinin kullanılmasının yanında, varak rengi ve ahşap duvar kaplamaları, mekanı klasik bir havaya dönüştürmüş. Tavanda ışık havuzlarının içine resmedilen kalem işleri, bir hat sanatçısı tarafından el işi olarak yapılmış. Tekstillerle bütünlük sağlayan bu motifler, restoranı özel bir mekana dönüştürmüş.
Proje Künyesi
Mimari Firma: Cengiz İnş. Mim. Müh. Hiz. Tur. Tic. Tek. Ltd. Şti
Mimarlar: Seval Koç Cengiz - Cumhur Cengiz
İlçe: Manavgat
Mahalle: Sorgun
Ada: 2355 Ada
Parsel: 1 Parsel
Oda Sayısı: 450 Oda
Kat Sayısı: 5 Kat
Arsa M2 si: 18 156 M2
İnşaat Alani: 42 250 M2